DİĞER
“Aile romanları geleneği, mutluluğu değil, mutsuzluk ve çöküşü gösterdiği ölçüde ilginç ürünler çıkarabildi. Tolstoy’un iki büyük romanındaki epeyce 'ideolojik' ve mecburi görünen orta yol arayışları sadece bu romanlara zarar vermekle kalmıştır (Anna Karenina’nın çok zeki açılış cümlesine sonunda ihanet etmek pahasına). Aile romanı deyince akla Tolstoy’un değil de Buddenbrooklar’ın (1901) gelmesi de bundandır.”
K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
“Başlarda, birinci kuşağın iki ana karakterinin serüvenleri sadece kalın çizgileriyle, hatta resimden çok deseni andıran bir tutumluluk ve abartısızlıkla sunuluyordu. Karakterlerin deneyimlerini, iç hayatlarını değil, başlarına gelen olayları görüyorduk daha çok, bu olayların taşıyıcısı konumundaydılar, Brecht’in tiyatrosundaki gibi. Ya da Giotto’nun resimlerindeki gibi. Ama ikinci kuşağın hayatı başlayınca ebeveynin portreleri de kuvvet ve belirginlik kazanmaya başlar. Desenin yerini resim alır.”
“Klasik gerçekçi romanın konvansiyonları gereğince uzun ve ayrıntılı bir betimlemeye konu olması beklenen iki önemli olay, Valldaura’nın ölümü ve Eladi Farriols’un başka birine gönlünü kaptırması, kısacık birer cümle halinde kaydedilmektedir. Buna epik bir anlatım diyebiliriz, hem Tolstoy’un tarzında epik hem de Brecht’in. Bu tekil olayların, romanın yayıldığı uzun zaman içinde hiçbir imtiyazlı yeri yoktur, tıpkı Napolyon’un Moskova seferi gibi 'önemsizdirler.'”
“'Birlikte nasıl çalışırız?' sorusu üzerine odaklanan 8. Çanakkale Bienalinin ekibi, sanatçıları ve sanatçı inisiyatiflerini 'Birlikte nasıl üretebiliriz?', 'Birlikte nasıl yaşarız?', 'Birlikte nasıl çalışırız?' gibi sorular üzerine düşünmeye davet etmişler ve sonuçta da ortaya takımyıldızları andıran, bol konuşma ve etkileşimli, ‘festival’ havasında bir bienal çıkmış."
"Güvercinler Gittiğinde’nin bir 'aşk romanı' olduğu kadar, bir bildungsroman olarak da okunabileceğini, çünkü bir olgunlaşma sürecini anlattığını savunmak istiyorum: Natalia adlı başkişinin önce 'Colometa' olup sonra da bunu tam yitirmeksizin (yadsımaksızın) yeniden ve daha yüksek bir düzeyde “Natalia” haline gelme süreci. Demek tam bir aufhebung, Hegel’in ünlü terimiyle."
“Neden Bach bu denli önemli? İskender Savaşır’ın ifadesiyle, ‘Çünkü Bach’ın neredeyse her eseri, tek ve kişisel bir üslubun tezahürü değil, belirli bir alanda, uzun bir gelenek boyunca denenmiş bütün üslupların, araştırmaların, teknik olanakların kendine özgü ve emsalsiz bir sentezi.’”
Aşk Olsun Çocuk, her yönüyle ilginç ve farklı bir 'iş': Tiktok çağında bir fotoroman, ama internette tefrika ediliyor... Hülya Işık Kurt, sanatçı Ali Cabbar'la, "Deniz Gezmiş’in uzun bir ömre bedel 25 yılı"nı 25 parçada anlatan bu tefrikayı ve yakın tarihe bakışımızı konuştu.
"Andığım üç yazarın yapıtlarındaki ortak konu, sakat birer genç kadın olan anlatıcıların diğer insanlarla ilişkilerinde olup bitenlerdir. Anlatıcılar bu ilişkileri herhangi bir genelleme üzerinden değil, temsil ettikleri genç kadının özgül deneyimleri üzerinden, onun bakış açısıyla ortaya koyuyor, ne eksik ne fazla."
“Ralf Rothmann, bireysel sorunlar ile savaş, ırkçılık, taciz, tecavüz ya da çalışma hayatının zorlukları gibi toplumsal sorunları, farklı kuşakların birbirini etkileyen hikâyeleri üzerinden tartışıyor romanlarında: ‘En zor iş, bir şeyi dünyaya getirmektir. Yok etmeyi, öldürmeyi her geri zekâlı becerir.’”
"2014’te kulübün çoğunluk hisselerini alan İngiliz işadamı Tony Bloom, sahibi olduğu bilgi işlem ve bahis firması için geliştirilen algoritmalardan yararlanarak teknik direktörlere oyuncu tavsiyesinde bulunuyormuş! Bu tavsiyeleri dinlemeyen ilk teknik direktörün işine çok geçmeden son vermişler. Zamanla algoritmaların cidden iş gördüğü anlaşılmış!"
“'Bir zamanlar…'diye başlayan cümleler kurmaktan başka bir şey yapmayanlar, haberiniz olsun, o yok olanlar listesine –ki o liste ciltlerce kitap olacak kadar uzun– bir yenisi daha eklenecek: Marmara Denizi."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık